27 Şubat 2011 Pazar

Tiyatroda Çocuklar- Sevi Algan ile söyleşi


Tiyatroda çocuklar üzerine bir söyleşi

İnsan doğasının içgüdülerinden biri oyun oynamaktır. Çocukluktan itibaren doğal olarak hayatın içerisinde süregelen bu oynama hali, kimisi için tiyatro sanatı ile birleşecek bir serüvene dönüşebilir, gerek oynayarak gerek seyrederek… Ya da belki benimki gibi, eğitimini ve iş hayatını tiyatroya gönül vererek yönlendirebilir.

Tiyatro sezonunda çocuk oyunları birbirinden farklı hikayeleri ve karakterleri çocuklarla buluşturarak onları şimdiden geleceğin tiyatro seyirciileri olarak hazırlıyor. Çocukları ile beraber tiyatroya giden anne babalar ise tiyatroya olan ilgileri ne olursa olsun tiyatronun bir çocuk açısından ne kadar büyük önem taşıdığını onlarla bu deneyimi paylaşınca kolayca fark edecektir. Yaş grubuna göre çocukların tiyatroya gitmeye karşı hisleri ve düşünceleri değişebiliyor ama bir çoğu için şüphesiz çok eğlenceli bir tecrübe.

Tiyatroyu kapsamlı olarak değerlendirirsek, çocukların gelişimi için uzun dönemli etkilerini tespit etmek mümkün. Tiyatronun başlıca yararları arasında bilgi ve tutum geliştirme, pratik zekayı,hayalgücünü ve sezgiyi güçlendirme, kelime haznesi, dinleme ve konuşma üzerinde pekiştirme yapma ve topluluk içerisinde saygı ve davranışlarda uyum sağlama gibi bir çok konuda kazanımlar getirdiğini görebiliriz.

Kendini başka bir dünyanın içinde bulmaya benzer tiyatro ile ilgilenmek. Bu yüzden her çocuk en azından tiyatro ile tanışmak için cesaretlendirilmeli. İlgisi ve yeteneği olan çocuklar ise bu uçsuz bucaksız sanat dalında kendilerini heyecan verici bir yolda bulacaklar. Bu konuda eğitim veren merkezler ve eğitmenler çocukların başarılı çalışmalar yapmaları için hizmet vermekte.

Gençlik dönemimde eğitim aldığım Ekol Drama Sanat Evi’ndeki çocuk yaz okulundan bahsetmek istiyorum. 2 Ağustos – 13 Ağustos 2010 tarihlerinde Rahmi Koç Müzesinde gerçekleşecek olan Fotoğraf ve Drama Atölyesi, çocuklara hem fotoğraf çekme hem de tiyatro ile birlikte bir program sunuyor. Beş ve on dört yaş grubuna on yıldan bu yana yaratıcı drama ve tiyatro eğitimi veren bir kuruluş olarak Ekol Drama yaz sonrası da kurslara devam ediyor.

Çocukluğuma döndüğümde tiyatro oyunlarından ne kadar etkilendiğimi hatırlıyorum. Yıllar geçse de sevdiğim oyunlardan sahneler hala gözümün önünde ve ne kadar büyüsem de çocuk oyunlarını hala coşku ile takip ediyorum. Ekol Drama Sanat Evi’nde eğitmenlerim olmuş olan Ayla Algan ve kızı Sevi Algan sezonun en büyük prodüksiyonlarından olan İş Sanat’ın sunduğu Oyunlu Klasik Müzik Konseri’nde karşımıza çıkıyor. Ibsen’in ölümsüz eserinden çıkan Ben Kimim? Per Günt adlı oyun, oyuncularının yanısıra dansçılar ve korosu ile birlikte çocuklarla buluşuyor. Bu güzel oyun vesilesi ile onlarla bir araya gelerek çocuklar için tiyatronun önemi üzerine bir söyleşi gerçekleştiriyoruz.

Tiyatronun çocukların gelişimi açısından önemi nedir?

Ben öncelikle "çocuklar için nasıl bir tiyatro yapılmalıdır" diye sormak istiyorum. Onlar zaten bilmeden de olsa birer oyuncu, bu oyuncuların karşısında biz oyuncu ,dansçı olarak nasıl olmalıyız diye de kendime soruyorum.Eğer ki yapılan tiyatro onları gerçekten ciddiye alan ve anlayan bir tiyatro ise çocuklar gelişim sürecinde tiyatrodan faydalanacaklardır diye düşünüyorum.Şöyle bir anım var, annem Ayla Algan Almanya'daki Türkler, işçiler için tiyatro yapmaya gittiğinde orada yaşayan Türk çocukları için de Keloğlan'ı sahneye koyacaklardı; Şener Şen Keloğlan'ı annem de Keloğlan'ın annesini oynayacaktı. Beni de oyunlarının provasına almışlardı, 5,6 yaşlarımdaydım. Büyüklere yapılan oyunları seyreden bir çocuk olarak, provalarını seyrettikten sonra anneme "anne size ne oldu" diye sormuşum "neden böyle konuşuyorsunuz" diye; çocuk gibi konuşuyorlardı.Çocuk oyunlarında oynadığımda farkettiğim bir şey onların ne olup bittiğinin gayet farkında oldukları, herşeyi çok iyi algıladıklarıdır. Tiyatronun çocukların bireyselliklerini, öteki kişi, kişiler ile ilişkilerini inşaa ederken önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum; tiyatroda oyun seyretmekten haz aldıklarını görüyorum, mutlu çıkıyorlar oyundan.

Sizce özel okullar drama eğitimi vererek yeterli bir rol üstleniyor mu?

Bence üstleniyor, ama tabii ben bazı derslerin dans ve tiyatronun yardımıyla yapılmasından yanayım, eğitimin pratik olarak, çocuğa oyunun içinde deneyimleyerek verilmesinden yanayım. Beyaz bir kağıdın üzerinde yazan siyah sözcükler ancak hareket ederse yani çocuk hayal edebiliyorsa ya da oyunun içinde deneyimleyebiliyorsa, üzerine tartışabiliyorsa gerçekten içselleştirilmiş ve sonradan değişebilirliği olan bilgi olarak kalacaktır, çocuk düşünmeyi öğrenecektir, Yoksa ezberci eğitim kişiliğin inşaasının taşlarını eksik bırakacaktır.

Ailelerin bu konuya yaklaşımı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Çocukların gelişimi bir üçgenin doğru iletişim, ilişkisine bağlıdır. Çocuk, öğretmen, aile. Eğitim zaten ailede başlıyor. Çocuğun gelişiminin kaderi bir yaşa kadar aileya bağlı, ailenin çocuğuna ben sevmiyorum tiyatroya gitmeyi o da gitmesin demeye hakkı olmadığını düşünüyorum tabii tiyatroya gelenleri gördüğümden çoğunlukla onlar zaten getirenler, getirmeyenlere ulaşmak gerek.

Ben kimim? Per Günt oyununda çocuklardan nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Per Günt oyununda eğlenceli sahneler de var duygusal sahnelerde var, soru soran, sordurtan sahneler de var, aynı zamnada klasik müzikte dinliyorlar. İlgiyle ve çıt çıkarmadan izliyorlar, duygusal sahnelerde ağlayanlar oluyor, heyecenlanıyorlar. Aslında tabii neler yaşıyorlar pek de bilmiyorum, işte bu konuda araştırma yapmak lazım diye düşünüyorum. Oyundan sonra onlarla konuşmak görüşlerini almak, seyirci dramatürjisi yapmak lazım, bu şekilde çocuk oyunlarının gelişeceğini düşünüyorum.

Bir çocuk oyununda rol almanın düşündürdükleri ve hissettirdikleri sizin için nasıl?

Geçen senelerde "Çizmeli Kedi" müzikalinde Çizmeli kediyi oynuyordum ve çocuklara oyun oynamanın çok yüksek bir performans gerektiğini öğrendim. Aslında büyük bir sorumluluk. Gelişmekte olan bir insana çok açık, saf olan bir insana birşey sunuyorsunuz.

Benim için çocuk oyunu da büyük oyunu da aslında bir, aynı ciddiyet, sorumluluk ve profesyonellikle yapmaya çalışıyorum. Onlarda çıkışta kulise gelip bana ‘’çukulata’’ hediye ediyorlar, evlerine gittiklerinde de oynadığımız oyunları kendileri de oynuyorlar...

Onlardan öğrenecek çok şey var, onların oynamak için sahneye de ihtiyaçları yok! :)

Yazan: Aslıhan Evrensel

Sevi Algan’a çok teşekkür ediyorum!